Ner'zhul 'un Yükselişi ve Scourge - Bölüm 2
Artwork :Vaejoun
Blizzard, Warlord of Draenor genişleme paketi çıkmadan evvel, World of Warcraft hikayesin orjinalini(lore olarak bildiğimiz) içeren, Türkçe çevirisinin ikinci bölümüyle devam ediyoruz.
Sargeras'ın sağ kolu olan Warlock Efendisi Kil’jaeden, Ner’zhul’u buz kristaline hapis etmesi ve ona yeni bir görev vermesinin ardından hikayeye kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Icecrown ve Frozen Throne
Kil’jaeden, Ner’zhul’un buzdan kristalini Azeroth’a geri yolladı. Kristal, bir yıldırım edasıyla, gece gökyüzünü yarıp, ıssız bucaksız buzul kıtası olan Northrend’e düştü. Donmuş kristal, Ner’zhul’un intikam dolu ruhuyla bir bütün olmuştu.
- Frozen Throne’un sınırlarını aşan gücüyle Ner’zhul, Northrend üzerinde yaşayan oranın yerlileriyle iletişime geçip, onlara kendini hissettirmeye başladı.
- Küçük bir eforla Buz Trolleri ve Wendigoları kendi karanlığına çekti. Psişik güçleri neredeyse sınırsızdı ve bu gücünü küçük bir ordu kurmak için kullanmaya başladı.
- The Lich King olarak, kendi güçlerinde uzmanlaşırken, Dragonblight’da insan yerleşimi buldu. Ardından gücünü, insanlar üzerinde denemeye karar verdi.
- Ner’zhul veba yaymaya başladı. Kontrolündeki vebayı, insan kasabasının üstüne saldı. Üç gün içinde herkes ölmüş ve ölen herkes Undead olarak tekrar canlanıyordu.
- Kurbanlarının ruhlarını kendi içinde hissedebiliyordu. Ölen insanların gücü Ner’zhul’a daha da güç vermekteydi ve undeadleri kontrol etmek onun için çocuk oyuncağı halinde gelmişti.
- Aylarca Northrend’deki tüm insanlara vebayı yaydı. Undead ordusu geliştikçe, gerçek testin yaklaştığını hissedebiliyordu.
Örümceğin Savaşı
- Ner’zhul, güç merkezini Northrend’de genişletmeye devam ederek sayıca gitgide artan, ölüm lejyonu, Icecrown Buzullarının üstüne, dev bir kale inşa etti.
- Kıta üzerinde etkisini genişletirken Lich King, gücüne karşı koyan karanlık bir imparatorlukla yüz yüze geldi. Sinsi bir insanımsı-örümcek ırk tarafından kurulan, kadim Azjol-Nerub krallığı, elit savaşçılarını, Icecrown’a saldırı için yolladı.
- Ner’zhul’u şaşırtan ise, bu karanlık Nerubianların hem salgın hastalığa hem de Ner’zhul’un telepatik güçlerine karşı bağışık olması ve etkilenmemesiydi.
- Nerubian Spider-lordlar sayıca büyük güçleri komuta ediyorlardı ve Nerubianların neredeyse Northrend’in yarısında tüm yeraltını kaplayan tünel ağları vardı. Vurkaç taktikleri Lich King’in işini gereğinden fazla zorlaştırıyordu. Ancak en sonunda, Ner’zhul savaşı yıpratma taktiğiyle kazandı.
- Nerubianlar, Ner’zhul’un salgınına bağışıklık göstermelerine rağmen, Ner’zhul’un büyüyen Necromantic güçleri, Spider-lordları da aynı diğer ölüler gibi yeniden diriltmesine olanak sağladı. Bir de üstüne Ner’zhul, Nerubluların mimari anlayışını kendi bina ve yapılarına uygulamaya başladı.
- Sonunda krallığını önünde engelsiz yönetmeye bırakılan Lich King, dünyadaki gerçek görevi için hazırlanmaya başladı. İnsan topraklarına engin benliğiyle uzanan Lich King, kendisini dinleyecek her karanlık ruha fısıldamaya başladı.
Kel’Thuzad ve Scourge’in Oluşumu
- Tüm dünya üzerinde Lich King’in Northrend’den gelen fısıltısını duyan farklı güçlü kişilikler vardı. Bunlardan en önemlisi Dalaranın konseyinin üst yetkili bir üyesi olan Archmage Kel’Thuzad’dı.
- Yıllar boyu yasaklanmış büyücülük olan Necromancerlığın gizli sırlarını öğrenmişti. İçi büyücülükle ilgili tüm gizli kalmış bilgileri öğrenmekle yanıyordu. Northrend’den gelen güçlü çağrıyı duyan Archmage Kel'Thuzad, tüm benliğini bu sesi anlamaya ve onunla iletişim kurmaya verdi.
- Kirin Tor’un engin büyücülük bilgilerini öğrenebilmesi için ona yeterli kaynağı sunamadığını düşünen Kel’Thuzad, yeni potansiyel bilgi kaynağı Ner’zhul’u denemeye karar verdi.
- Servetini ve politik yerini bırakıp Kirin Tor’un yolunu ve Dalaran’ı sonsuza kadar terk eden Kel’Thuzad, Lich King’in güçlü sesini aklının içinde hissediyordu.
- Tek başına karada, denizde binlerce mil yol katedip en sonunda Northrend’in buz tutmuş kıyılarına ulaştı. Icecrown’a ulaşmak isteyen Archmage, Azjol-Nerub’un yıkıntıları arasından geçtiği sırada ilk kez Ner’zhul’un gerçek gücünün etkisini gördü ve onunla müttefik olursa gücünün katbekat artacağına inandı.
- Aylar süren arayışı sonunda, Archmage Icecrown’a ulaştı. Lich King’in karanlık kalesine ulaştığında gardiiyanların, sanki bekleniyormuşçasına, tek bir şey söylemeden geçmesine izin vermesine şaşırdı. Kel’Thuzad sessizce Icecrown’un derinliklerine inen yolu buldu ve ruhunu Frozen Throne’un önünde, Lich King’e sundu.
- Lich King ise bulduğu bu son müttefikten oldukça memnundu. Kel’Thuzad’a ölümsüzlük ve sonsuz güç vaat etti. Karanlık bilgi ve güç peşindeki Kel’Thuzad, ilk misyonunu kabul etti. Görevi insanlığın arasına girip, Lich King’i tanrı olarak kabul eden bir din yaymaktı.